07-25-2024, 07:45 PM
Fitne zamanında, ona karışmayıp oturan kişi ayakta durandan hayırlıdır.
Nur rumuzlu okuyucumuz: “Peygamber Efendimiz’in (asm) Cebrail Aleyhisselâm’a, “Ben son peygamberim. Benimle görevin sona eriyor mu? Yoksa benden sonra tekrar yeryüzüne inecek misin?” diye sorduğunu; Cebrail Aleyhisselâm’ın da, yeryüzüne on defa daha ineceğini, her defasında on tane İslâmî değeri (edep, emanet, hayâ, bereket... vb.) alıp götüreceğini; bunların en sonuncusu olarak da, bir sabah bir hafızın Kur’ân âyetlerinin hepsini unutmuş olarak kalkacağını; onları tekrar etmek için Kur’ân’ı açıp baktığında sayfaların bomboş olduklarını göreceğini; sonra şiddetli bir dinsizliğin baş gösterip kısa bir süre sonra kıyametin kopacağını söylediğini okudum. Konu ile ilgili aydınlatıcı bilgi verebilir misiniz? Cebrail İslâmî değerleri neden alıp gidecek?”
DEĞERLERİN DE BİR İZZETİ VARDIR
Birçok İslâmî değerin rafa kalktığını sokaklarımızı görüp anlamıyor muyuz? Edep yok, hayâ yok, ar yok, utanma yok… Bu değerler nereye gitti? Rejim dedik, çağdaşlık dedik, laiklik dedik; dinimizin elmas gibi değerlerini hayatımızın dışına ittik! Cebrail mi (as) alıp gitti, yoksa biz mi bu değerlerin kameti kıymetini bilmedik de hayatımızdan dışladık?
Müslüman’ız; ama gayr-ı Müslim gibi yaşıyoruz. Bundan büyük bahtsızlık, bundan vahim facia olur mu?
Değerlerin de bir onuru izzeti vardır! Tanınmayan yerde durmazlar!
Cebrail de (as) münhal kalan, muattal kalan, boşta kalan yüksek değerleri yeryüzünden veya bizim hayatımızdan kaldırıp aldı.
Suç Cebrail’de mi? Hâşâ!
AYAKTA DURAN YÜRÜYENDEN HAYIRLIDIR
Kıyamet bize oldukça yakındır. Peygamber Efendimiz (asm) buyurmuştur ki: “Ben, kıyametle şu iki parmak gibi gönderildim. Bu parmakların –şehâdet parmağı ile orta parmak- birinin diğerine fazlalığı da bir şey midir?”1
Ebû Hüreyre’nin (ra) bir rivayetinde de Peygamber Efendimiz (asm) kıyamete doğru artacak fitnelerden haber veriyor ve bu fitnelerden ümmetini sakındırıyor: “İstikbalde bir takım fitneler olacaktır. Fitne zamanında, ona karışmayıp oturan kişi ayakta durandan hayırlıdır. O hengâmede ayakta duran yürüyenden hayırlıdır. Fitne zamanında yürüyen de, fitneye bilfiil koşandan hayırlıdır. Fitneler vaki olunca kim ki onu görmeye çalışırsa, muhakkak onun kahrına uğrar. Fitneler zamanında kim ki sığınacak bir melce’ bulursa, oraya sığınsın.”2
Kıyamete doğru fitnelerle eş zamanlı olarak Allah’ın dinini açıklama, yayma ve tebliğ faaliyetlerinin de hareketlilik kazanacağı bildirilmiştir. Yani fitne, fesat ve dalâlet kıskacında boğulmakta olan insanlığa el uzatacak ve kucak açacak nuranî faaliyetler ahir zamanda da, önceki zamanlardaki gibi hissedilir derecede yapılacaktır. Yani mahşerde hiç kimse ‘ben duymadım’ diyemeyecek derecede tebliğini almış olacaktır.
ÜMMETİMDEN BİR TAİFE
Peygamber Efendimiz (asm), Allah’ın dinini yayan taifeyi şöyle müjdelemiştir: “Ümmetimden bir taife, ta Allah’ın emri olan kıyamet gelene kadar hak üzere galip olur ve Allah’ın dinini yayar.”3
Bu durumda ehl-i iman, bir afet gibi yoğunlaşan fitne, fesat ve dalâlete karşı hidayet, istikamet ve ihya faaliyetlerini bir melce’ olarak bilmeli ve sığınmalıdır.
Cebrail Aleyhisselâm’ın yeryüzüne inerek, her inişte daha önce yine kendisinin nazil ettiği yüksek değerlerden onar tanesini alıp götürmesi sebepsiz meydana gelmez. İnsanlarca kısmen veya tamamen yaşanan ahlâkî değerleri insanların sinelerinden sebepsiz yere söküp almaz.
Ancak, kıyamet öncesinde, ahir zamanda, insanlar fitnelerle baştan çıkarlar. Ehl-i hidayet tesirsiz kalır. Peygamber Efendimiz’in (asm) ihbarıyla, kıyamet iyice yaklaştığında “Allah, Allah” diyen kalmaz.4 Kıyametin kopmasının dehşetini görmemek için, mü’minlerin ruhları bir parça evvel kabz edilir.5
Böyle bir dehşetli zamanda, fitneci ve fesatçı ehl-i dalâletin kendi hayatlarından zaten dışladıkları, Cebrail Aleyhisselâm tarafından indirilmiş olan Kur’ân’a ait yüksek değerler ve bizzat Kur’ân, yere düşürülmeden evvel yine Cebrail Aleyhisselâm tarafından teslim alınır. Bu tecelli, vahiy meleğinin vazifesinin nezahetine ve hikmetine uygundur.
Dipnotlar:
1- Tirmizî, Fitne, 32; Müslim, Fiten, 27.
2- Müslim, Fiten, 3.
3- Buhârî, 9/125, 162; Müslim, 1/137.
4- Müslim, Îmân, 66.
5- Şuâlar, s. 503.
Nur rumuzlu okuyucumuz: “Peygamber Efendimiz’in (asm) Cebrail Aleyhisselâm’a, “Ben son peygamberim. Benimle görevin sona eriyor mu? Yoksa benden sonra tekrar yeryüzüne inecek misin?” diye sorduğunu; Cebrail Aleyhisselâm’ın da, yeryüzüne on defa daha ineceğini, her defasında on tane İslâmî değeri (edep, emanet, hayâ, bereket... vb.) alıp götüreceğini; bunların en sonuncusu olarak da, bir sabah bir hafızın Kur’ân âyetlerinin hepsini unutmuş olarak kalkacağını; onları tekrar etmek için Kur’ân’ı açıp baktığında sayfaların bomboş olduklarını göreceğini; sonra şiddetli bir dinsizliğin baş gösterip kısa bir süre sonra kıyametin kopacağını söylediğini okudum. Konu ile ilgili aydınlatıcı bilgi verebilir misiniz? Cebrail İslâmî değerleri neden alıp gidecek?”
DEĞERLERİN DE BİR İZZETİ VARDIR
Birçok İslâmî değerin rafa kalktığını sokaklarımızı görüp anlamıyor muyuz? Edep yok, hayâ yok, ar yok, utanma yok… Bu değerler nereye gitti? Rejim dedik, çağdaşlık dedik, laiklik dedik; dinimizin elmas gibi değerlerini hayatımızın dışına ittik! Cebrail mi (as) alıp gitti, yoksa biz mi bu değerlerin kameti kıymetini bilmedik de hayatımızdan dışladık?
Müslüman’ız; ama gayr-ı Müslim gibi yaşıyoruz. Bundan büyük bahtsızlık, bundan vahim facia olur mu?
Değerlerin de bir onuru izzeti vardır! Tanınmayan yerde durmazlar!
Cebrail de (as) münhal kalan, muattal kalan, boşta kalan yüksek değerleri yeryüzünden veya bizim hayatımızdan kaldırıp aldı.
Suç Cebrail’de mi? Hâşâ!
AYAKTA DURAN YÜRÜYENDEN HAYIRLIDIR
Kıyamet bize oldukça yakındır. Peygamber Efendimiz (asm) buyurmuştur ki: “Ben, kıyametle şu iki parmak gibi gönderildim. Bu parmakların –şehâdet parmağı ile orta parmak- birinin diğerine fazlalığı da bir şey midir?”1
Ebû Hüreyre’nin (ra) bir rivayetinde de Peygamber Efendimiz (asm) kıyamete doğru artacak fitnelerden haber veriyor ve bu fitnelerden ümmetini sakındırıyor: “İstikbalde bir takım fitneler olacaktır. Fitne zamanında, ona karışmayıp oturan kişi ayakta durandan hayırlıdır. O hengâmede ayakta duran yürüyenden hayırlıdır. Fitne zamanında yürüyen de, fitneye bilfiil koşandan hayırlıdır. Fitneler vaki olunca kim ki onu görmeye çalışırsa, muhakkak onun kahrına uğrar. Fitneler zamanında kim ki sığınacak bir melce’ bulursa, oraya sığınsın.”2
Kıyamete doğru fitnelerle eş zamanlı olarak Allah’ın dinini açıklama, yayma ve tebliğ faaliyetlerinin de hareketlilik kazanacağı bildirilmiştir. Yani fitne, fesat ve dalâlet kıskacında boğulmakta olan insanlığa el uzatacak ve kucak açacak nuranî faaliyetler ahir zamanda da, önceki zamanlardaki gibi hissedilir derecede yapılacaktır. Yani mahşerde hiç kimse ‘ben duymadım’ diyemeyecek derecede tebliğini almış olacaktır.
ÜMMETİMDEN BİR TAİFE
Peygamber Efendimiz (asm), Allah’ın dinini yayan taifeyi şöyle müjdelemiştir: “Ümmetimden bir taife, ta Allah’ın emri olan kıyamet gelene kadar hak üzere galip olur ve Allah’ın dinini yayar.”3
Bu durumda ehl-i iman, bir afet gibi yoğunlaşan fitne, fesat ve dalâlete karşı hidayet, istikamet ve ihya faaliyetlerini bir melce’ olarak bilmeli ve sığınmalıdır.
Cebrail Aleyhisselâm’ın yeryüzüne inerek, her inişte daha önce yine kendisinin nazil ettiği yüksek değerlerden onar tanesini alıp götürmesi sebepsiz meydana gelmez. İnsanlarca kısmen veya tamamen yaşanan ahlâkî değerleri insanların sinelerinden sebepsiz yere söküp almaz.
Ancak, kıyamet öncesinde, ahir zamanda, insanlar fitnelerle baştan çıkarlar. Ehl-i hidayet tesirsiz kalır. Peygamber Efendimiz’in (asm) ihbarıyla, kıyamet iyice yaklaştığında “Allah, Allah” diyen kalmaz.4 Kıyametin kopmasının dehşetini görmemek için, mü’minlerin ruhları bir parça evvel kabz edilir.5
Böyle bir dehşetli zamanda, fitneci ve fesatçı ehl-i dalâletin kendi hayatlarından zaten dışladıkları, Cebrail Aleyhisselâm tarafından indirilmiş olan Kur’ân’a ait yüksek değerler ve bizzat Kur’ân, yere düşürülmeden evvel yine Cebrail Aleyhisselâm tarafından teslim alınır. Bu tecelli, vahiy meleğinin vazifesinin nezahetine ve hikmetine uygundur.
Dipnotlar:
1- Tirmizî, Fitne, 32; Müslim, Fiten, 27.
2- Müslim, Fiten, 3.
3- Buhârî, 9/125, 162; Müslim, 1/137.
4- Müslim, Îmân, 66.
5- Şuâlar, s. 503.